Görkem Yeltan Biyografi

Görkem Yeltan
Doğumu
1977
Eğitimi
İ. Ü. Devlet Konservatuarı Tiyatro

Filmleri - Oyuncu
Sıfır Dediğimde Nevin 2007
Mahkum 2006
Miras 2005
Davetsiz Misafir Zeynep 2005
Sil Baştan Hülya 2004
En İyi Arkadaşım Derya 2004
Canım Kocacığım 2002
Biz Size Aşık Olduk Yasemin 2002
İnsanlık Hali 2000
Yüzleşme 1999
Yılan Hikayesi Polis Derya 1999
Komşu Komşu 1997
Kara Melek Ayşe Sökmen 1996
Süper Baba 1993

Ünlü sesler uyutacak

Ünlü sesler uyutacak

Görkem Yeltan'ın (solda) masal yazma hayaliyle besteci Yalçın Akyıldız'ın (sağda) çocuklar için müzik hayali, bir masal CD'sinde gerçek oldu.Tiyatrocu Görkem Yeltan'ın masalları, aralarında Yıldız Kenter, Haluk Bilginer, Demet Akbağ ve Mehmet Ali Alabora'nın da yer aldığı ünlülerce seslendiriliyor
ECE BULUT İSTANBUL - Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde bir kız bir de adam varmış. Kız kafasında çocuklar için masallarla tiyatrolarda sahneye çıkar, dizilerde oynar, köşe yazıları yazarmış. Adam da bebekler için şarkılar mırıldanarak gitarını çalar, büyüklere besteler yaparmış. Masal bu ya, hayalleri gerçek olmuş. Tiyatrocu Görkem Yeltan önce 'Kırmızı'nın Mektupları'nı kaleme almış. Ardından Yıldız Kenter, Haluk Bilginer, Demet Akbağ, Mehmet Ali Alabora, Emre Altuğ, Sanem Çelik, Emre Kınay, Nail Kırmızıgül, Eda Özel, Serkan Ercan, Ayşe Teker gibi ünlü isimlerin seslendirdiği 'Kırmızı'nın Günlüğü' albüm yapılmış. 'Solucan Hımbıl Beyaz' ve 'Zebra Zaza'nın hikâyeleri de yazılıp yine harika bir kadroyla seslendirilmiş. Bu arada, Emre Altuğ'un şarkısı 'Gidecek Yerim mi Var'ı besteleyen Yalçın Akyıldız, büyüklere müzik yapmayı bir kenara bırakıp bebekler için müzik yapmaya karar vermiş. Böylece 'Ana Kucağı' serisinin ilk iki albümü çıkmış. Sonra Yeltan ve Akyıldız el ele verip, 'Kırmızı'nın Günlüğü' adlı CD'yi oluşturmuşlar.
'Tepki' masalları Kafasındaki hikâyeleri artık çocuklara da anlatan Görkem Yeltan çocuk edebiyatında gerçekçiliğin eksik olmaması gerektiğine inanıyor. Kitaplarındaki karakterlerden 'Kırmızı', Yeltan'ın tabiriyle 'hayatı karşısına almış bir kız'. Anne baba sürtüşmeleri, kıskançlık, ilk aşk 'Kırmızı'nın Günlüğü'nde bulabileceklerinizden. "Tiyatro eğitimi yazarlığıma çok katkıda bulundu. Karakterleri sahnede düşledim" diyen Yeltan, 'eğitici-öğretici, mesaj vermeyi öne çıkaran' hikâyelere tepki olarak kendi masallarını yazmış. Tembelliğini ayakları olmamasına bağlayan solucan Hımbıl Beyaz'ın kırkayak Sinirli Lacivert'le karşılaştığı 'Solucan Hımbıl Beyaz' ve zebralar dışında bütün hayvanlarla konuşabilen Zebra Zaza'nın, Kırmızı Sığır, Yeşil Yaban Öküzü ve Mavi Devekuşu'yla bir müzik grubu kurup turneye çıkışını anlatan 'Zebra Zaza' da çocuklar için yazdığı masallar. Kitapları hazırlarken 'çocuk arkadaşlar'ından fikirler almış. Mehmet Güreli ve Ajlan Altuğ tarafından resimlenirken de dünyaya çocukların açısıyla bakan kitaplar olsun istemiş. Radyo tiyatrolarından esinlenerek konservatuvar arkadaşları ve öğretmenleriyle seslendirip, henüz okuma yazma öğrenmemiş çocuklara da bu hikâyelerini ulaştırmış. "Bir çocuğun oyun oynarken şarkılarımı mırıldanması benim için büyük bir zevk. Onların saf dünyasının mutluluğu çocuklar için müzik yapmamı sağlıyor" diyor Yalçın Akyıldız. 14'ünden beri müzikle iç içe. New York'ta ses mühendisliği eğitimi almış. Üç yıl önce YediTepe Müzik Film Üretim ve İletişim Sistemleri şirketini kurarak çocuklara yönelik çalışmalarına başlamış. O da Görkem Yeltan gibi 'çocukların dilini yakalamak' istiyor. 'Ana Kucağı' henüz proje halindeyken Amerikan Hastanesi'nin kadın doğum ünitesine götürüp annelere ve bebeklerine dinletmiş. Hazırladığı albümlerin başlarına ve 'fark edilmeyen gizli noktaları' dediği yerlere kuş cıvıltısı gibi doğa sesleri saklamış. Ayrıca hip hop ritimlerini kullanmış. Gelirlerinin bir kısmı Eğitim Gönüllüleri ve Toplum Gönüllüleri'ne katkı sağlayan albümler Görkem Yeltan ve Yalçın Akyıldız'ın hayallerini gerçekleştirirken, çocukların hayal dünyasına renk katıyor. Bu masalın sonunda gökten düşen üç elmanın birini Görkem Yeltan, birini Yalçın Akyıldız, diğerini de çocuklar alıyor.

Miniklere eğlenceli dinletiler




Miniklere eğlenceli dinletiler Geçtiğimiz yıl piyasaya çıkan Kırmızı'nın Günlüğü'nün ardından 'Ünlülerin Seslerinden Çocuk Hikayeleri' serisi; Solucan Hımbıl Beyaz ve Zebra Zaza ile sürüyor. Marsık Yayınları'ndan çıkan ve yine Görkem Yeltan tarafından kaleme alınmış iki kitaptan birincisi Solucan Hımbıl Beyaz; Serkan Ercan, Sanem Çelik, Görkem Yeltan, Kaan Çakır ve Ayşe Teker tarafından, ikinci kitap olan Zebra Zaza ise; Memet Ali Alabora, Nail Kırmızıgül, Görkem Yeltan, Şahan Gürkan ve Gökçer Genç tarafından seslendirildi. Yeditepe Müzik'ten çıkan albümün gelirinin bir kısmı Toplum Gönüllüleri Vakfına bağışlanacak. Bu arada aynı firmanın çıkardığı bir diğer albüm 'Ana Kucağı' bebeklerin uykuya daha rahat geçmesini ve kesintisiz bir uyku dönemi geçirmesini amaçlıyor. Ayrıca bebeklerin kendi kendine vakit geçirme yeteneklerine katkıda bulunan albüm onların keyifli yemek yemesine de yardımcı oluyor.

Nevin rolünü canlandırıyor

Görkem Yeltan, Nevin rolünü canlandırıyor…
Görkem Yeltan hakkında…
İst. Üni.Dev. Kons.Tiyatro (!995-1999)
ÜNİVERSİTE ÇALIŞMALARIYıldız Kenter, Haldun Dormen ve Suat Özturna’nın yönetimindeki okul oyunları…(Dün Gece Yolda Giderken Çok Komik Bir Şey Oldu, Uzakta Piyano Sesleri, Çiğdem Talu’ya Selam….)
PROFESYONEL ÇALIŞMALARI1993-1995 Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu1995-1996 Tiyatro İstanbul1996-1997 Tiyatro Ti1997-1998 Bakırköy Belediye Tiyatrosu1998-1999 Gazanfer Özcan-Gönül Ülkü Tiyatrosu
REKLAMTurkcell, Orkid, Gala, Auer….
TV DİZİSİİnsanlık Hali , Foksi Show, Komşu Komşu, Kara Melek, Yüzleşme, Yılan Hikayesi, Biz Size Aşık Olduk, Sil Baştan, Davetsiz Misafir, En İyi Arkadaşım…
DİĞER ÇALIŞMALAR2001-2002 Köşe yazarlığı (Akşam Gazetesi Kadına Özel Dergisi)2002 Kırmızı’nın Mektupları (1. Baskı Ocak 2002 , 2. Baskı Mart 2002 Bilge Karınca Yayınları , Tür: Çocuk Kitabı)2002 Şarkı Sözü Yazarlığı (Mehmet Güreli, Odamda Yolculuk Albümü, Ada Müzik)2003 Kırmızı’nın Günlüğü ( Yedi Tepe Müzik, Tür: Çocuk , Okuma kaseti)2004 Zebra Zaza (Marsık Yayınları, Tür: Çocuk Kitabı)2004 Hımbıl Beyaz (Marsık Yayınları, Tür: Çocuk Kitabı)2004 Deniz Kabuğu Serisi 1 ( Yedi Tepe Müzik, Tür: Çocuk, Okuma Kaseti)2005 Vokal (Baba Zula, Duble Oryantal Albümü, Doublemoon)2005 Kaplumbağa İle Eşek (+1 Kitap,Tür: Çocuk Kitabı)2005 Define Bahçesi (+1 Kitap, Tür: Çocuk Kitabı)

Görkem Yeltan, bu kez Nevin olarak karşımıza çıkıyor.

Görkem Yektan kalıcı bir oyuncu olmak istiyor


Görkem Yektan kalıcı bir oyuncu olmak istiyor Birçok dizinin art arda yayınlandığı televizyonda başarılı oyunuyla öne çıkan genç bir yıldız Görkem Yeltan. Başarılı grafiğiyle dikkat çeken genç oyuncu Görkem Yeltan aynı zamanda yazarlık da yapıyor. Küresel eylemlerde de sıkça karşımıza çıkan Yeltan, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu üyesi. "Biz Size Aşık Olduk", "İnsanlk Hali", Yılan Hikâyesi", "Yüzleşme" ve "Davetsiz Misafir" gibi pek çok dizide rol alan Yeltan’la gerçekleştirdiğimiz keyifli röportajımıza oyunculuğa nasıl adım attığını sorarak başlıyoruz.Oyunculuğa ilginiz ne zaman başladı?Ailemde hemen hemen herkes konservatuvar mezunu. Bu yüzden hep sanatla iç içe büyüdüm. Ben Nazilli’liyim. İstanbul’a ilk geldiğimde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne başladım. Aynı zamanda Ali Poyrzoğlu Tiyatrosu’nda çalışmaya başlamıştım. Ancak üniversiteyle beraber tiyatroyu yürütmekte zorlandım. İkisini birleştirme kararı aldım ve hem bir şeyler için geç kalmamak hem de üniversite mezunu olabilmek amacıyla İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'ne girdim. Televizyon mu size daha çok keyif veriyor yoksa daha çok tiyatroda rol almayı mı tercih ediyorsunuz?Aslında ikisi birbirinden çok farklı işler. Televizyon oyunculuğuna çok fazla oyunculuk diyemiyorum ben. Çünkü televizyondaki oyunculuk herkesin yapabileceği, fabrikasyon bir iş. Senaryosu hemen yazılıyor, hemen çekiliyor ve oyuncuya sıcak sıcak sunuluyor. Ama sinema mı derseniz, sinema çok önemli. Televizyon oyunculuğu biz oyuncuların para kazanmak için yaptıkları bir iş. Oynadığınız rollerin çoğunda sevecen rollerdesiniz. Karakteriniz oyunculuğa yansıyor mu ya da rol seçiminde neleri kıstas alıyorsunuz?Örneğin "Yılan Hikâyesi"nde çok sert bir polisi oynuyordum. Ondan önce "Yüzleşme" dizisinde bir fahişeyi canlandırdım. "Biz Size Aşık Olduk" belki bana daha yakın bir karakterdi. O yüzden akılda kalmış olabilir. "Davetsiz Misafir"de ise biraz çılgın bir kızdım. Normalde ekranlarda kast diye bir şey var. Belki yanlış bir şey ama televizyon yapımcıları "Bu kız bu role gider" diye bakıyorlar. Oysa biz oyuncuyuz ve her şeyi oynayabiliriz. Bir fahişeyi, bir polisi, sevecen bir kızı her şeyi oynamak gerekir diye düşünüyorum. Çünkü bunlar oyuncuyu geliştiren şeyler. Az önce para kazanmak için dedim, ama diziler bu anlamda da deneme sahneleri-miz. Diziler olmasa hayatım boyunca bu kadar rolü oynayamazdım. Kaç tane sinema filmi çekiliyor ki bu kadar çok rol oynayayım? Bu kadar çok karakter var mı ya da tüm roller bana mı verilecek ki bu kadar faklı rolü oynayayım?. Dizilerin böyle bir faydası var.Son zamanlarda televizyonlarda yoğun bir dizi furyası yaşanıyor. Türk televizyonlarının bu durumu için ne düşünüyorsunuz?Aslında bundan çok iyi anlasam televizyonda çalışan biri olurdum. Ama bence bu kadar dizi ve yarışma programı çok gereksiz bir şey. İnsanların bunlara bu kadar çok rağbet etmesi beni rahatsız ediyor açıkcası. Dizi seçimi yapılmayıp, izlenirken, öte yanda çok fazla kitap okunmuyor, herhangi bir müzik türü çok takip edilmiyor ve tiyatro, konser salonları boş kalıyor. Bunun eleştirisini yapmak bana düşmez, ama bulunduğum yerden bir oyuncu olarak değil de Türk halkından biri olarak cevap verirsem bu benim çok da onayladığım bir durum değil. Gerçek yaşamınızda oynadığınız karakterlerin yansımaları oluyor mu? Ya da siz canlandırdığınız rollere Görkem Yeltan’dan neler katıyorsunuz?Oynadığımız karakterler büyük ölçüde bizleriz. Bizim içimizdeki fahişe, bizim içimizdeki polis, bizim içimizdeki iyi anne ya da kötü anne. Bize bir karakter verildiği zaman ben farklı yorumlarım, başka arkadaşım farklı yorumlar. Onun Juliet’i farklıdır benim Juliet’im farklıdır. Çocuk kitapları yazarken de bu böyle. Bütün karakterler aslında ben değilim ama benden çok şey var ya da bizde olmayan öğrenip hayatımıza kattığımız çok şey var. Bilinçli olarak şu anda bunu öğreniyorum diye bakmadım, ama belki de bakmak gerekir. Rol aldığınız dizilerde çoğunlukla tatlı-sert aşklar vardı. Siz gerçek hayatta böyle aşkların var olabileceğine inanıyor musunuz?Olabilir. Aşk güzel bir duygu. Aşkın sınırı yok bence. Gerçek olamayacak hiçbir şey yoktur diye düşünüyorum. Aslında büyük konuşmak da istemiyorum. Başıma geldiğinde oturup ağlıyorum çünkü. Aşk deyince kimsenin anladığı ortak bir şey yok. O yüzden bu kadar çok şey yazılıp çiziliyor. Sizin bilinmeyen bir yönünüz daha var. Oyunculuğunuzun yanı sıra yazarlık da yapıyorsunuz. Çocuklar için yazdığınız "Kaplumbağa ve Eşek", "Kırmızı’nın Günlüğü", "Hımbıl Beyaz" ve "Zebra Zaza" gibi kitaplarınız bulunuyor. Çocuk albümleriniz de var. Ne zaman başladınız kitap yazıp albümler yapmaya?Çocuk kitapları yazmaya konservatuvar yıllarımda başladım. Çocukken de bir şeyler yazardım. Babam gazetecilik mezunudur. Küçükken masal bulma oyunları oynardık. Edebiyata düşkün bir ailem var. Bunların içinde büyüdüm ve bir şeyler yazmaya başlamıştım zaten. Sonra çocuk karakterlerim oluşmaya başladı. Tiyatronun da yardımıyla onları sahneye çıkarmaya başladım ve oynattığım karakterleri yazamaya başladım. Yazdığım şeyler konservatuvardan sonra kitap oldu. Hocalarıma albüm yapmak istediğimi söyledim. Kimse hayır demedi. Herkes destek oldu ve üçüncü albüme kadar gelmiş olduk. Bizler neden çocukların hayal güçlerine yatırım yapmıyoruz? Çocuk edebiyatına değer verilmemesine üzülüyorum. Onlar için de kitap, yemek içmek gibi bir ihtiyaç oysa. Oyuncu olabilmek için eğitimin şart olduğuna inanıyor musunuz? Doğuştan yetenek var olamaz mı?Elbette olabilir. Ama bence kişinin eğitimi de şart. Eğitim görmeden bizden çok daha yetenekli olan hocalarımız var. Eğitimden anladığımız bize sunulan eğitimse bu bir kıstas değil. Ancak konservatuvarda disiplinli bir çalışma var. Usta-çırak ilişkisiyle devam etmiş olsaydım haftada iki kere Shakespeare ya da Çehov oyununa çalışamazdım. Şöhretin bir bedeli var mı sizce? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?Eğer şöhret insanların üzerlerine giydikleri bir şeyse bu bir bedel değildir. Bazı insanlar bir yerlerden sevgilileriyle çıkarken görüntüleniyorlarsa ve çıkışta fotoğraf çekileceğini biliyorlarsa bu bir bedel değildir. Sonuçta iyi şekilde tanınmak güzel bir şeydir. İyi şeyler yapıyorsanız ve insanlar sizi seviyorsa bu bir bedel değil ödüldür. Şöhret için bir bedel ödemedim ve gayet keyifliyim. Yeni projeleriniz var mı?"Define Bahçesi" adlı albümümüz yeni çıktı. Çocuklar için hazırladığımız bu albümde 3 hikâye var ve 3 hikâyenin de şarkısı var. Caz standartlarında, rap müziği ya da Karadeniz müziğini de kullanılarak oluşturuldu bunlar. Çocuklarımızın daha fazla şey hak ettiğini düşünerek doğru alt yapılarla oluşturuldu. Albümde Memet Ali Alabora, Betül Arım, Kaan Çakır, Sanem Çelik, Göksel Kortay ve Nail Kırmızıgül gibi isimler seslendirme yaptı. Kadıköy sizin için ne ifade ediyor? Kadıköy için ne düşünüyorsunuz?Avrupa yakasının insanıyım ama Kadıköy benim için çok önemli. Kadıköy’de okudum. İskelenin hemen karşısındadır Konservatuvar. Küçücük binada her yerde karşınıza müzik enstrümanlarıyla çalışan birileri çıkar. Hoş bir havası vardır. Bunun yanında öğrencilik yıllarında çay bahçeleri, Moda’ya yürüyüşler tatlı birer anı. Bu yüzden yaşamımda Kadıköy’ün ayrı bir yeri olduğunu söyleyebilirim.
Gülcennet ÖZTÜRK